Anasayfa

Hayvan Refahı Derneğinin kurulma amaçları nelerdir?

Hayvan Refahı Derneğinin kuruluş amaçları, kuruluş tüzüğünde de belirtildiği üzere, genelde hayvan sağlığını ve refahını (gönencini) korumak; özelde ise kullanım alanı ayırmaksızın, tüm omurgalı hayvanların, yapay ve/veya doğal yaşam ortamlarında rahat etmelerini, acı ve ıstıraptan arındırılmış bir yaşam sürdürmelerini sağlamaktır.

Hayvan Refahı Derneği ne gibi faaliyetleri yürütecektir?

Genel olarak dernek faaliyetleriyle, hayvan refahının temel gerekliliklerinin sağlanması ve refah artırıcı önlemlerin alınması için gerçekleştirilecek tüm girişimlere öncülük edilmesi hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşmak için ise;

  • Hayvan refahıyla ilgili bilimsel araştırmaların yapılması, yaptırılması ve araştırma fonlarının kurulması,
  • Hayvan refahı konusunda çalışmalar yürüten başarılı özel ve tüzel kişilerin ödüllendirilmesi,
  • Hayvan refahı mevzuatının geliştirilmesi ve/veya uygulanmasına katkı sağlanması,
  • Hayvan refahı konusunda kongre, konferans, çalıştay, sempozyum, seminer, panel, açık oturum ve benzeri etkinliklerin düzenlenmesi,
  • Hayvan refahıyla ilgili gelişmelerin geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlamak amacıyla kitap, dergi, broşür ve bülten benzeri dokümanların basılması ve yayımlanması,
  • Hayvan refahı, hayvanları koruma, hayvan hakları ve veteriner hekimliği bilimi alanlarında faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılması,
  • “Hayvan dostu ürün” (HDÜ) kavramının yerleştirilmesi, benimsenmesi ve yaygınlaştırılmasının sağlanması

yönünde faaliyetlerin gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.

Vermek istediğiniz mesaj.

‘Hayvan refahı’ kavramı, kökeni itibarıyla, hayvanların, insan yararı için kullanımının bir gereklilik olduğunu kabul ederek işe başlar; ancak, sözü edilen kullanım alanlarıyla ilgili, hayvanlar lehinde sınırlamalar ve öneriler getirir. Hayvanların eğlence, süs, kozmetik malzemesi ve benzeri amaçlarla kullanımını önemli ölçüde reddederken; bilimsel araştırmalar amacıyla, gıda maddesi olarak ya da insan türünün geleceği için gerekli olduğuna inanılan alanlarda kullanımında ise bazı standartlar getirilmesini salık verir. Ben bu tutumu “Hiç Değilse Kuramı” olarak adlandırdığım bir yaklaşımla açıklıyorum. Yani, bir yandan onları kullanmak zorunda olduğumuzu kabul ederken; diğer yandan, “hiç değilse” daha az acı çektirmeyi, daha az sayıda hayvanı uyutmayı, yaşam kalitelerini yükseltmeyi ya da yaşam süreleri boyunca daha rahat etmelerini amaçlarız.

Hayvan refahı kavramı son yıllarda çokça dile getirilen ve ele alınan bir kavram olmuştur. Bu popülerliğin altında yatan iki neden vardır diye düşünüyorum. Bunlardan ilki, hayvan hakları ve hayvan refahı gibi kavramları önemseyen ve benimseyen insan sayısının ciddi biçimde artmış olmasıdır. Tercih edilen, vicdanî ve insanî olan bu olurdu. Ne ki, ben popülerliğin altında yatan belirleyici nedenin bu olduğuna inanmıyorum. İkinci neden ise, endüstriyel hayvancılığın yaşadığı sıkıntılardır. Hayvanlardan daha fazla verim elde etme çabaları, üretim süreçlerini zorlamayı gerektirmiş; bu da hayvanların yaşam sürelerinin kısalması, büyüme ve üreme fonksiyonlarının bozulması gibi sonuçlar doğurmuştur. Bu durum, endüstri açısından “kaş yapayım derken, göz çıkarma” şekline dönüşmüştür. Doğal olarak, endüstrideki kâr oranları düşmeye başlamıştır. Buradan hareketle, hayvan refahı kavramının aslında “endüstrinin bir geri adımı” olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Takdir edilecektir ki son sayılan bu neden ilkine göre, gayrî-vicdanî ve daha az insanîdir.

Ancak, bize düşen, hayvan refahı kavramının doğru algılanmasını sağlamaya çalışmaktır. Daha büyük kâr arayışları, tarih boyunca insanı hep doğanın dengesini bozmaya yönelik arayışlara; bu arayışlar ise sonuçta insanlığı hep felaketlere sürüklemiştir. “Denge” sözcüğü önemsenmedikçe ve korunması yönünde özel çabalar sarf edilmedikçe, insanoğlu, elinde patlayan bombaların hasarlarıyla uğraşmaya devam edecektir.

Özetle;

kontrolsüz çoğalmanın insanlığı felakete götürdüğü gerçeğini görebiliyorsak,

buna bağlı olarak şekillenen tüketim çılgınlığının moral değerlerimizde yarattığı erozyonu fark edebiliyorsak,

hayvan refahı kavramının aslında endüstriyel hayvancılık için bir geri adım olduğunu anlayabiliyorsak ve

salgın hayvan hastalıklarının ortaya koymuş olduğu tabloları doğru okuyabiliyorsak

doğanın dengesine müdahale anlamına gelecek her eylemimizin bize felaket olarak geri döneceğini kestirmemiz gerekir. Eğer olası felaketlerden sakınmak istiyorsak, vicdani ve daha insani olanın üzerine gitmeliyiz.

Unutmamalıdır ki, doğanın her zaman bir “B Planı” vardır.      

Son olarak, hayvan refahı konusuna duyarlı herkesi derneğimizle işbirliğine ve bize katkı yapmaya davet ediyorum. Bu amaçla bizimle iletişim kurmak isteyenler www.hayvanrefahi.org.tr adresinden yararlanabilirler. ”

Prof.Dr. Abdullah ÖZEN, İnfovet